Yapay zekanın (AI) hızlı büyümesi, Büyük Teknoloji şirketlerinin hisse fiyatlarının yükselmesine neden olmuş olsa da bu durum, sektörün iklim hedeflerine mal olmaktadır. Örneğin, Google, AI için temel altyapısı olan veri merkezlerinin, sera gazı emisyonlarında% 48 artışa neden olduğunu kabul etti ve 2030'a kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşma hedefine şüpheyle yaklaşılmasına sebep oldu. OpenAI'nin ana finansal destekçisi olan Microsoft da AI stratejisi nedeniyle 2030 net sıfır hedefine ulaşılmasının mümkün olmayabileceğini itiraf etti. AI'nın çevresel etkisi, büyük miktarda elektrik tüketen veri merkezlerine olan bağımlılığından kaynaklanmaktadır ve bu da CO2 emisyonlarına yol açmaktadır. Tahminlere göre, veri merkezlerinden toplam elektrik tüketimi 2026 yılına kadar ikiye katlanabilir ve AI'nın 2030'da küresel enerji üretiminin % 4. 5'ini oluşturması beklenmektedir. Su kullanımı da önemlidir; AI'nın 2027 yılına kadar 6. 6 milyar metreküp su tüketme potansiyeli bulunmaktadır. Uzmanlar, teknoloji şirketlerinin kullandığı enerji kaynağının önemini vurgulamakta ve yenilenebilir enerjiye geçişin gerekliliğini belirtmektedir. Ancak, temiz enerjinin yeterli miktarda bulunması, AI veri merkezlerinin artan talebini karşılamak için yeterli olmayabilir. Hükümetler, bu on yılın sonuna kadar yenilenebilir enerji kaynaklarını üç katına çıkarmayı hedeflemektedir, ancak Uluslararası Enerji Ajansı mevcut planlara göre küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin sadece 2030'a kadar ikiye katlanabileceği konusunda uyarıda bulunmaktadır. AI'nın enerji gereksinimlerine çözüm bulmak için teknoloji şirketlerinin yeni yenilenebilir enerji projelerine yoğun yatırım yapması gerekmektedir. Karasal yenilenebilir enerji projeleri göreceli olarak hızlı bir şekilde geliştirilebilirken, planlama kuralları ve elektrik şebekesi bağlantı gecikmeleri gibi zorluklar, birkaç yıl sürebilmektedir.

Aynı şekilde, deniz üstü rüzgar çiftlikleri ve hidroelektrik projeleri de daha uzun inşaat süreleri de dahil olmak üzere benzer engellerle karşı karşıyadır. AI sektörünün benzersiz doğası, elektriğe duyulan sürekli artan talebe ilişkin endişeleri ortaya çıkarmaktadır. Normal arz ve talep ilkeleri yükselen enerji maliyetlerinin sektörün tasarruf yapmasına sebep olacağını önerse de, önde gelen teknoloji şirketleri maliyeti karşılayarak AI hakimiyetlerini sürdürmeyi seçebilir. Gelişmiş AI sistemleri için yapılan masif yatırımlarla rekabet yoğundur. Kazanan her şeyi kapar izlenimiyle, önemli teknolojileri tekellemek için çok yüksek miktarlar harcama yarışı teşvik edilmektedir. AI teknolojisindeki ilerlemelere rağmen, şirketlerin daha az hesaplama gücüyle daha fazlasını başarma imkanı, elektrik tüketiminde azalma anlamına gelmemiştir. Bunun yerine, daha gelişmiş AI sistemlerinin oluşturulması için aynı miktarda elektriğin kullanılmasına yol açmıştır. Verimlilik iyileştirmelerinin enerji tüketimini artırabileceğini gösteren bu fenomen, "Jevons paradoksu" olarak bilinmektedir. Özetlemek gerekirse, AI patlaması, veri merkezlerinin önemli enerji tüketimi ve çevresel etkisi nedeniyle teknoloji sektörünün iklim hedeflerine karşı bir tehdit oluşturmaktadır. Daha geniş bir yenilenebilir enerjiye geçiş ve enerji verimliliğindeki gelişmeler olmadan, sektörün AI hakimiyetinin sürekli peşinde koşması iklim hedeflerine olan ilerlemeyi engelleyebilir.