Araştırma, merkeziyetsiz blok zinciri teknolojisinin deniz ürünleri üreticilerinin, yiyecek tercihlerinin kökeni ve yolculuğu ile ilgili olarak tüketicilerle iletişim kurma şeklinde dönüşümde oynadığı kritik rolü vurgulamaktadır. Blok zinciri destekli bu yeni izlenebilirlik biçimi, tüketicilere deniz ürünlerinin menşei, sürdürülebilirlik uyumu ve düzenleyici uygunluk hakkında doğru ve güvenilir bilgiler sağlayarak fayda sağlar. Ayrıca, tedarik zinciri boyunca hareket ve yönetim detaylarının paylaşılmasına olanak tanır. Tüketici güveninin gıda üretiminde hayati bir faktör olması sebebiyle, dünya genelinde çeşitli girişimler, deniz ürünleri sektöründe şeffaflığı artırmayı hedeflemektedir. Bu çabalardan biri, toplamda 6, 5 trilyon Dolar varlığı yöneten yatırımcılardan oluşan FAIRR Deniz Ürünleri İzlenebilirlik Katılımı’dır. Bu girişim, dünya genelindeki büyük deniz ürünleri tedarikçileri ile aktif olarak işbirliği yaparak tüm değer zinciri aşamalarında tam şeffaflığı teşvik etmektedir. Blockchain platformları, deniz ürünlerinin tüm yaşam döngüsünü belgeleyen kalıcı bir dijital kayıt oluşturur.

Sadece menşei takibiyle sınırlı kalmayıp, bu ortak endüstri yaklaşımı, yumurta kalitesi, su sıcaklığı, beslenme rutinleri ve balık sağlığı gibi faktörlere ilişkin erişilebilir verilerin toplanmasını sağlar ve ürün dağıtımı ile teslimat aşamalarına kadar devam eder. Kapsamlı tedarik zinciri bilgileri açıkça erişilebilir hale geldikçe, üreticiler deniz ürünlerinin kalitesi ve sürdürülebilirliği konusunda tüketicilere etkili biçimde bilgi aktarabilir. Blockchain’ı geleneksel izleme ve bilgi sistemlerinden ayıran en önemli özellikler sadece güvenlik seviyeleri değil, aynı zamanda verilerin standartlaştırılmış biçimde saklanmasıdır. Blockchain verileri zaman damgası ile işaretlenebilir, şifrelenebilir ve kronolojik olarak organize edilebilir; böylece bir deniz ürününün yaşam döngüsünün, değer zincirindeki çeşitli üreticiler, ortaklar ve dağıtıcılar arasında seyahat ederken, kolayca değerlendirilmesi sağlanır. Blockchain, NSC’nin en son yıllık trendler raporu olan Navigating the World of Megatrends'te ele alınan birkaç ana konudan biridir. Bu rapor, önümüzdeki onyıllarda deniz ürünleri tüketim alışkanlıklarını şekillendirmesi beklenen teknolojik, politik, ekonomik, çevresel, demografik ve sosyal küresel değişimleri inceler. NSC’nin küresel tüketici davranışları analisti Lars Moksness, bir basın açıklamasında şunları söyledi: “Araştırmamız, bir markanın itibar direncinin derinden güvenle bağlı olduğunu ve bunun da kendini özgünlük algılarına dayandırdığını gösteriyor. Şeffaflığa artan talep, deniz ürünleri sektörünün doğasında var olan birçok zengin hikâyeden yararlanarak, tüketicilere gerçek ve etkileyici hikâyeler paylaşma açısından değerli bir fırsat sunuyor. ”